CUMHURİYET FAZİLETTİR,
ERDEMDİR
CUMHURİYET KİMSESİZLERİN
KİMSESİDİR
Türkiye Cumhuriyeti
ve TÜRK Milleti, büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu cumhuriyetimizin 95. Yılını,
onur-gurur ve şükranla kutlamaktadır. Geçen yüzyıldan kalan imparatorlukların
çöküşü sonrasında ulus devletler tarih sahnesine çıkarken, Türk Milleti de büyük
bir istiklâl savaşı vererek, kendi ulus devleti TÜRKİYE CUMHURİYETİ’ni dünyanın merkezi coğrafyasında kurma başarısını göstermiştir.
Üç
kıtanın merkezinde yer alan “orta dünyada” bir Türk ulus devleti kurulurken, bu
topraklarda var olan bin yıllık Türk egemenliği ve buna yol gösteren on bin
yıllık Proto-Türk birikimi dikkate alınarak hareket edilmiştir. Kurucu önder
Atatürk’ün binlerce cilt tarih kitabı okuması ve geçmişten gelen siyasal
birikimi bilerek hareket etmesi üzerine inşa edilmiş olan Türk devleti, özel
koşullara dayanılarak tarih sahnesine çıkartılmıştır.
Bu
nedenle, TÜRKİYE CUMHURİYETİ kendi jeopolitiğinden gelen özellikleriyle diğer
ulus devletlerin hiç birisine benzemeyen,
kendine özgü bir Milli modele sahiptir. İçinde bulunduğumuz yeni siyasal
konjonktürde bu yüzden, Türkiye’yi
yıkmaya, ya da ortadan kaldırmaya yönelik bütün tehlikeli, menfur
girişimler, Türk ulusunun haklı tepkileri ve direnişi sayesinde ters yüz olarak
geri dönmektedir. Dahili ve harici bedhahlar ile Türk devletinin özel yapısını
dikkate almayan emperyalist amaçlı hain işbirlikçilerin
“bütün yıkım ve tasfiye” plân, proje ve senaryolarının hepsi bu dönemde akamete uğramış ve başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Kan emici emperyalizmin insanlık düşmanı yıkıcıları,
kendilerine yerli ortaklar (dâhili bedhahlar) da buldukları zaman iç ve dış
güçlerin birlikte hareket ettikleri ve kendi çıkarları doğrultusunda
geliştirdikleri sömürü odaklı projeleri “çok zalimce, haksızca ve hukuksuzca” gerçekleştirmeyi
hedefledikleri görülmektedir.
Özellikle,
son zamanlarda Türkiye Cumhuriyetine yönelik bir çok saldırı senaryosunu, bir
biri ardı sıra uygulama alanına getirmiş bulunmaktadırlar. Buna karşın; Türk
halkının her ferdi ile dayanışma şuuru içerisinde gerçekleştirdiği cumhuriyet inkılâbını
“Cumhursuz Cumhuriyet” diye karalayan din tüccarları ve siyaset simsarları ile
başka emperyal projelere angaje olan alt kimlikçi/bölücü bazı toplum
kesimlerinin, Atatürk karşıtlığı doğrultusunda
cumhuriyet rejimini karalamak ya da küçümsemek amaçlı olarak çamur atma
girişimlerine kalkıştıkları görülmüştür.
Misakı
Milli sınırları içerisinde, eli silah tutan bütün Türk vatandaşlarının amansız bir
ölüm-kalım (kurtuluş) savaşı vererek kazandığı büyük zaferi küçük düşürmek maksadıyla
“Hiç kimsenin Cumhuriyeti”, ya da batı emperyalizminin uzantısı doğrultusunda “Gâvur
icadı yabancıların rejimi” gibi, kesinlikle iyi niyetli olmayan art niyetli tanımlamalar
ile, Atatürk Cumhuriyetine yönelik bir siyasal muhalefet geliştirilmeye çalışılmıştır.
Ulusal kurtuluş savaşının büyük önderi Atatürk, bizzat
“Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesi; Adalet, hakkaniyet ve fazilet rejimidir”diyerek kendi kurduğu siyasal rejime halkçı ve
eşitlikçi bir açıklama getirmiştir. En yoksulundan en zenginine kadar Türk
toplumunun içinde vatandaş olarak bulunan herkesi, eşit bir vatandaş olarak
gördüğünü her fırsatta ifade eden cumhuriyetimizin kurucu önderinin yaptıkları
ve söyledikleri ile ne kadar haklı, ileri görüşlü ve doğru olduğunu, bir
yüzyıla yaklaşan tarih diliminde yaşanan olaylar aracılığı ile hem Türk ulusu
hem de dünya kamuoyu hayret ve ibretle görmüştür.
Türklerin millet kimliği ile hareket ederek
oluşturdukları Kuvayı Milliye mücadelesi, Türk ulusunun tarih sahnesinden
silinmesini önlemiş ve bugünün dünya haritasının tam ortasında, merkezinde Türklere
hak ettikleri ülkeyi Anadolu toprakları üzerinde vermiştir.
Bugün
gelinen noktada, kan emici ve sömürgeci emperyalist güçler, Türklerin elinden
vatan topraklarını alabilmek için “menfur amaçları önünde engel olarak
gördükleri” Türk Milleti ve Türkiye’deki ulusal cumhuriyet rejimini ortadan
kaldırabilmenin çabası içindedirler.
Ancak,
Türk ulusu bir asır önce şerefle, şan’la, ıstırap ve kan’la can pahasına kazandığı
var olma mücadelesini, bugün de mutlaka ve her şeye rağmen sürdürmeye azimli,
imanlı ve her halikârda kararlıdır. Gerekirse, Türk toplumunun en üst
düzeyinden en alt kesimine kadar “yeni bir kurtuluş savaşı” bütün kesimlerin
katılımı ile yapılabilir. Türk milletinin, özgürlük ve tam bağımsızlık içinde
var olma mücadelesinde, cumhuriyetimiz her zaman olduğu gibi gene kimsesizlerle
birlikte olacaktır. Türkiye Cumhuriyetinin içine girmiş olduğu uygarlık
yarışında hiçbir emperyal ve insanlık düşmanı güç önünü kesemeyecektir.
Türk
ulusu; Atatürk Cumhuriyetinin İnsan Hakları, Adalet Ahlâkı ve Evrensel Hukukun
temel ilkeleri doğrultusunda çağdaş uygarlık düzeyi ve ortamında hak ettiği yerini
mutlaka alacaktır ve bu mazhariyeti sahiplenip “can ve mal pahasına” behemahal koruyacak
ve Milli Devlet düşmanı, Emperyalist amaçlı “yeniden orta çağa dönüş” hırs,
ihtiras ve arayışları ile iç ve dış savaşlara ülkeyi sürükleme çabaları Türk
halkının direnişleriyle boşa çıkartılacaktır.
CUMHURİYETCİ
DEMOKRATLAR HAREKETİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder